S/S ANKARA’NIN 1711’DE KATLEDİLEN VEZİR İLE BAĞLANTISI NE?

S/S ANKARA’NIN 1711’DE KATLEDİLEN VEZİR İLE BAĞLANTISI NE?

 

Bakalit plakayı elime aldığımda önce 1985 Polonya yapımı M/F Ankara gemisine ait bir parça zannettim, sonra ilgilenmek üzere masamın arkasındaki rafa bıraktım. Bir boşluk anında dikkatle bakınca tarihi bir ana tanıklık ettiğimi hemen anladım.

Elime geçen bakalit plaka

Araştırmam gerekliydi ve bilgilerin o dalgalı denizinde tüpsüz olarak derinlere dalma heyacanı ile işe koyuldum. İşte size 1929 dan 2023’e uzanan bir deniz seyahati. Elimden geldiğince fotoğraflarla süsledim. Hatalarım eksiklerim olabilir. Varsa ikaz ederseniz sevinirim. İlave bilgiye ise asla hayır demem.

 

BİRİNCİ USS SOLACE (AH-2)

S/S Creole ve USS Solace (AH-2)

Virginia’daki Newport News Shipbuilding and Drydock tersanesi 1896-1897 yıllarında S/S Creole isimli bir gemi inşa etti. Bu gemi 1898 yılında Amerikan Donanmasına birinci USS Solace (AH-2) hastane gemisi olarak satıldı. Cenevre Konvansiyonuna uygun olarak yıllarca çalışan gemi 1930 yılında hurdaya ayrıldı. Konumuz bu gemi değil.

 

İKİNCİ USS SOLACE (AH-5)

S/S Iroquois reklam broşürü

1927 yılında aynı tersane pontonlarında kruvaziyer gemi S/S Iroquois 1  inşa edildi. Uzunca bir süre Karayip Denizinde kruvaziyer gemi olarak çalıştı.

S/S Iroquois bir okyanus gemisi olarak inşa edilmemişti, ancak patlak veren II. Dünya Savaşı nedeniyle ABD Donanması tarafından ABD vatandaşlarını Avrupa’dan eve geri getirmek için kiralandı. Gemi 211 kişilik mürettebat ve 600’den fazla yolcuyla İrlanda’nın Cobh limanından ayrıldığında tarih 3 Ekim 1939’du. 5 Ekim 1939’da geminin kaptanı, ABD Deniz Kuvvetleri’nden gelen bir mesaj ile, Alman Büyük Amiral Erich Raeder’in gemiyi ABD kıyılarına yaklaşırken batırmakla tehdit ettiğini öğrendi ve bunu yolculara bildirdi. ABD Başkanı Roosevelt aynı gün yaptığı bir konuşma ile tehdit hakkında açıklama yaptı ve alınan önlemleri sıraladı. Ancak bu tehdit asla gerçekleşmedi.

S/S Iroquois mülteci tahliyesinde

Alman Büyük Amiral Raeder’in ABD’yi neden uyardığı ve bunun İngilizlerin ABD’yi Müttefik kuvvetlerin yanında savaşa çekmek için bir taktiği olup olmadığı belirsizdi. Gemi 11 Ekim 1939’da iki bini aşkın insanın alkışlarıyla New York Limanı’na güvenli bir şekilde yanaştı.

Sonrasında S/S Iroquois 22 Temmuz 1940’ta Amerikan Donanması tarafından Clyde Mallory Steamship Line şirketinden satın alındı ve adı USS Solace (AH-5) olarak değiştirildi. Bu adı taşıyan ikinci gemiydi.

USS Solace (AH-5) limanda

1910’dan beri birçok geminin dönüşüm ve renovasyon işlerini yapan Brooklyn’deki Atlantic Basin Iron Works tersanesi çok hızlı bir çalışma ile gemiyi hastane gemisine dönüştürdü. Gemi 9 Ağustos 1941 tarihinde Albay Benjamin Perlman komutasında Pearl Harbour deniz üssüne gönderildi.

 

PEARL HARBOUR BASKINI

7 Aralık 1941 günü Japonlar Hawaii adaları Pearl Harbour deniz üssündeki Amerikan Pasifik filosuna büyük bir saldırı düzenlediler ve bu saldırı sonucunda gafil avlanan Amerikan güçleri 2400 asker, 188 savaş uçağı ve 96 zırhlı kaybettiler. Fakat yalnız bir gemi hasar görmedi. USS Solace saldırı sırasında Pearl Harbour’daydı. Silahsız bir hastane gemisi olarak Japon uçaklarına karşı savunmaya katılmadı.  Cenevre Konvansiyonu kurallarına saygı duyan Japon uçakları beyaz gövde rengi ve bordasındaki kırmızı haçları nedeniyle USS Solace‘a saldırmadılar.

 

SON SEFER

USS Solace yıllarca denizlerde dolaşıp birçok yaralı genci evlerine getirdi. Son seferinde “Sihirli Halı Operasyonu’na atandı ve Pearl Harbour’dan San Francisco’ya yaralıları ve hastaları defalarca taşıdı. 16 Ocak 1946’daki son yolculuğunda San Francisco’ya döndü ve 27 Mart 1946’da görevden alınıp konserve edildi. 21 Mayıs’ta Donanma listesinden çıkarıldı ve 18 Temmuz’da Savaş Gemisi İdaresine teslim edildi.

Hemşireler USS Solace Kıçüstünde (1945)

GENÇLER SAVAŞA KARŞI

USS Solace sayesinde hayatları kurtulan Amerikalı gençler savaş bitince bir dernek kurdular ve geminin anısına madalya yaptırdılar. Üzerinde USS Solace’ın bir resmi olan bu madalyaları boyunlarına takmaya başladılar.

Harry S. Truman başkanlığındaki Amerikan hükümeti bu durumdan rahatsız oldu çünkü USS Solace savaş karşıtlarının bir simgesi haline gelmişti.

 

TRUMAN DOKTRİNİ VE MARSHALL YARDIMI

Savaştan yeni çıkmış Avrupa ekonomik olarak sıkıntıdaydı, açlık baş göstermişti, güçlenmiş Sovyetler Birliği Doğu Avrupa üzerinde etkinliğini artırıyordu. Savaşa katılmayan Türkiye ise tarafsız bir şekilde bekliyordu.

Harry S. Truman ve George C. Marshall

ABD’ye göre komünizm tehlikesi gittikçe artıyordu. Dönemin Amerikan Dışişleri Bakanı George C. Marshall herkesin tutunacağı bir yardım planı hazırladı. Plana göre Avrupa ülkeleri her şeyden önce kendi aralarında bir ekonomik iş birliğine girişmeliydi ve birbirlerinin eksiklerini kendileri tamamlamalıydı. Bu genel iş birliği sonunda bir açık ortaya çıktığında Amerika bu açığın kapatılması için yardım etmeliydi.

 

TARAFSIZ TÜRKİYE DİKKAT ÇEKİYOR

O esnada İngiltere Yunanistan’a yaptığı ekonomik yardıma devam edemeyeceğini bildirince ABD Truman Doktrini ile ortaya atıldı. Türkiye ve Yunanistan’a komünist rejime, dolayısıyla Sovyetler Birliği’ne, karşı durabilmeleri için askeri ve ekonomik yardımda bulunmayı taahhüt etti.

Truman Doktrini’nin ilanından beş ay kadar kısa bir süre sonra, Batı Avrupa ülkelerini kapsayacak şekilde daha geniş çapta bir yardıma karar veren Amerika Marshall Planı’nı ilan etti. Marshall Planı’yla birlikte 1948-52 dönemini kapsayan, dört yıllık ekonomik yardım süreci başladı.

Sovyet tehdidi ve Avrupa pazarının kaybedilme riski plan sürecini hızlandırdı. Marshall Planı’yla, Amerika Avrupa’daki üstünlüğünü Sovyet Rusya’nın elinden aldı. Avrupa’ya yaptığı yardımın karşılığında ihracat miktarının dolayısıyla üretimin düşmesini engelledi, aynı zamanda yaptığı yardımların nerede kullanılacağına müdahale ederek, Avrupa’yı ekonomik açıdan kendine bağlı hale getirdi.

Sovyetler Birliği Türk Boğazları’ndan talep üstüne talep ile bir çıkar elde etmeye çalışıyordu. Her talebi reddedilen Stalin bugün Yunanistan’ın Dedeağaç bölgesinde kurulan Amerikan üssünün bulunduğu yere de razı olmuştu. Bu talebini İngiliz Başbakanı Churchill’e ileten Stalin olumlu cevap almıştı.

Bu durumdan rahatsız olan Türkiye ise savaş sonrası içinde bulunduğu yalnızlıktan kurtulmak ve Sovyet tehdidinden uzaklaşmak için Amerika ve Batı’ya sığındı.

 

TARTIŞMALI YARDIM PLANI KİME NE SAĞLADI?

Savaşa katılmayan, yıkıma uğramayan, elinde döviz ve altın rezervi tuttuğu için başlangıçta Marshall Planı’na dahil edilmeyen Türkiye bürokratik çabalar sonucunda Avrupa’nın tahıl ambarı olmayı kabul etti ve ağır sanayii atılımından de vazgeçince plana dahil edildi. Marshall Planı dünyadaki güç dengesinin ibresini, Amerika’dan yana çevirdi, Avrupa kısa zamanda sanayi atılımını gerçekleştirdi ve kalkındı. Marshall yardımı yüzünden sanayisini kalkındıramayan Türkiye gittikçe ağır bir şekilde dışa bağımlı hale geldi.

Sırasıyla; İngiltere $3,189.8 milyon, Fransa $2,713.6 milyon, İtalya $1,508.8 milyon, Batı Almanya $1,390.6 milyon, Hollanda $1,083.5 milyon, Yunanistan $706.7 milyon, Avusturya $677.8 milyon, Belçika $559.3 milyon, Danimarka $273.0 milyon, Norveç $255.3 milyon, Türkiye $225.1 milyon, İrlanda $147.5 milyon, İsviçre $107.3 milyon, Portekiz $51.2milyon, İzlanda $29.3 milyon dolar yardım aldı.

Yardımlar ayni ve nakdi olarak ikiye bölünmüştü. Gelen para her halükârda Amerika’ya geri dönüyordu. Çoğu para askeri ve tarımsal hizmetler için kullanılıyor, çok azı madencilik ve elektrik alanında, kalanı ise cari açığın kapatılmasında kullanılıyor, ABD planı gereği ağır sanayi kesinlikle ve özellikle devre dışı bırakılıyor, kalkınma erteleniyor, ülke tarım alanı statüsünün dışına çıkamıyordu.

 

TRUMAN’IN SEÇİM TELAŞI VE USS SOLACE’DAN KURTULMA PLANI

ABD Başkanı Harry S. Truman bir sonraki seçimde kendisi için risk teşkil edecek USS Solace gemisinden kurtulma vaktinin geldiğini anlamıştı.

Marshall yardımları kapsamında USS Solace – S/S Ankara gemisinin rotası çizilmeye başlanıyordu:

“Ulaştırma: İktisadi hayatı canlandırmak ve üretim ve tüketim merkezleri arasında geniş ticari imkânlar sağlamak üzere armatörlere her türlü karışık eşya nakliyatına serbestçe katılım hakkı verilmiş, armatörlere temin edilen beş milyon dolarlık dövizle, ticaret filosuna 35 geminin daha katılması sağlanmıştır. İkinci Dünya Harbi sonunda 85.000 gros ton tutarında 34 gemiye sahip olan filonun kapasitesi 205.000 gros tona çıkmış, gemi sayısı da 57’yi bulmuştur. Amerika’dan 7 yolcu, 10 yük gemisi, İsveç’ten de 2 yük gemisi alınmıştır. İtalya’ya şehir hattı işletmesinde kullanılmak üzere 4 yolcu vapuru sipariş edilmiştir 2

 

S/S ANKARA İSTANBUL’DA

16 Nisan 1948’de USS Solace gemisi Türkiye’ye yolcu gemisi olarak satılır. İsim olarak ise “S/S Ankara” beğenilir 3. Uzun bir yolculuktan sonra gemi İstanbul’a gelir.

S/S Ankara Boğaz’da, kıç tarafında TCG Savarona

S/S Ankara 6.179 groston, 3.461 net tonluktur.124,7 metre uzunluğunda, 18,9 metre genişliğinde, draftı 9,3 metre 8.500 beygir gücünde iki adet buhar türbinli ana makinesi vardı. Çift pervaneli olup 19 mile yakın sürat yapabiliyordu. İstanbul’da yapılan tadilatla ana gövde beyaza boyandı, 25 adet lüks mevki, 89 adet birinci mevki, 40 adet ikinci mevki, 5 adet de turistik kamarası olan rahat ve güzel bir yolcu gemisi haline getirildi. Geminin yolculara ayrılan kısmı, tüm hacminin % 80’i kadardı.

Geniş bir sigara salonu, güzel bir barı, ferah yemek salonu, rahat kamaralarıyla S/S Ankara sadece Türkiye’de değil Avrupa limanlarında da beğenilen bir gemiydi. 11 yıl gemiye kaptanlık yapmış Kaptan Şefik Göğen Avrupa limanlarında efsane haline gelmişti. Limanlara giriş çıkışlardaki dakikliği onun şöhretini daha da pekiştiriyor, aslında o dönemde Türkiye’nin turizm reklamını yapmada öncü oluyordu.

S/S Ankara 1978 yılına kadar hizmete devam etti, limana her gelişi, limandan her avara edişi basın tarafından sıkı takip edilirdi. Birçok ünlü henüz palazlanmamış magazinin renkli sayfalarında gemiye binip inerken görüntüleniyor, sosyete için yeni bir prestij alanı yaratılıyordu.

 

SONDAN BİR ÖNCE

5 Mayıs 1981 tarihinde Aliağa’da tamamen parçalandı. S/S Ankara’nın kaderi böyle sonlanmadı. Bitişine yakın hakkında yeni bir sayfa daha açılacaktı.

 

ÇORLULU ALİ PAŞA CAMİİ ŞADIRVANI

Kasımpaşa Camialtı Tersanesi yanında Sadrazam Çorlulu Ali Paşa4 tarafından 1706 yılında yaptırılan Çorlulu Ali Paşa Camiinin çatı onarımı sırasında kullanılan kaynak nedeniyle büyük bir yangın çıktı ve hasara neden oldu. 1980 yılında caminin onarımı tamamlandı. Ancak şadırvan çatısının kurşun bölümü deforme olmuştu. Fakat kurşun plaka yoktu. Zor yıllardı, her yere kurşun plakalara ihtiyaç bulunduğu haberleri gönderildi. Devlet dahil kimseden cevap gelmedi.

 

Çorlulu Ali Paşa Camii Şadırvanı

Ankara gemisi Aliağa’da sökülmeyi beklemekteydi. Şadırvan çatısı için kurşun ihtiyacı bulunduğu haberleri oraya da ulaşmıştı. Aliağa’da emekli bir bahriyeli geminin Amerika’da bir hastane gemisi olarak kullanıldığını bildiğinden röntgen odasının duvarlarında kurşun olabileceğini düşündü. Röntgen odasının alabandası söküldü, kurşun plakalar ortaya çıktı. Haliç Tersanesine haber verildi, kurşun levhalar sökülerek İstanbul’a götürüldü ve şadırvanının çatısı bu kurşun levhalarla kaplanarak restorasyon çalışmaları tamamlandı.

 

AKIBETSİZLİK

Günümüzde bu gemiden geriye kalmış bilinen kocaman bir obje vardı. T. Denizcilik İşletmeleri’nin Tarih ve Sanat Müzesinde sergilenen geminin dümeni. Ama bu müze bilinçsizce dağıtıldığından dümenin akıbeti belirsiz.

Şadırvan yerinde duruyor, gidip görebilirsiniz, ama acele etmenizde fayda var. Haliç’in güzelliklerinin yok edilmesi projesi kapsamında özel sektöre devredilen bölgeye bir daha giremeyebilirsiniz.

 

 

İLKFER DENİZCİLİK MÜZESİ

İlfer Denizcilik Müzesinde Kaptan Şefik Göğen’in Not Defterleri ve Fotoğraf Albümü

Efsane Kaptan Şefik Göğen (1902-1989)

Sayın Müh. İlker Meşe’nin büyük katkılarıyla gerçekleşmiş müzede S/S Ankara’ya ait çok sayıda eser bulunuyor. Ama bu eserlerin içinde kimsede olmayan ve bence çok değerli olanı S/S Ankara’nın Efsane Kaptanı Şefik Göğen’in 1951-1961 yılları arasındaki resim albümü ve iki adet not defteri. Onlar sayesinde tarihimiz yalnız kalmayacak. Desteklerinden dolayı Sayın Müh. İlker Meşe’ye teşekkürlerimi iletiyorum.

 

Elimdeki plakadan yola çıkarak 1929-2023 arası bir tarih koridoru içindeki bilgileri derlemek benim için inanılmaz zevkli oluyor. Sevindiren taraf internette Amerikan kaynaklarının çok fazla oluşu, üzen taraf bizim kaynaklarımızın yetersiz ve bulunanların da detaysız oluşu. Bu yazımı bilinçsizce yok edilen değerlerimizi, unutturulan anıları hatırlatmak amacıyla okuyucularıma iletiyorum.

 

  1. İrokualar, İrokua Konfederasyonu ya da İrokua Birliği (kendilerince Haudenosaunee; İngilizce Iroquois), Kanada’da güney Québec ile güney Ontario’da, ABD’de New York, Wisconsin, Oklahoma ve Kuzey Karolina eyaletlerinde İrokua dillerini konuşan 6 kabilenin (Mohavklar, Oneydalar, Onondagalar, Kayugalar, Senekalar, Tuskaroralar) 16. yüzyılda ya da daha önce oluşturduğu Kızılderili birliği.
  2. C. Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi Marshall Planı ve Türkiye’de Uygulanışı 1948-1957 Haz.: Bilgehan BÜLBÜL 2006
  3. Bu noktada bir problem oluşur. Denizcilik işletmelerinin elinde o tarihte Ankara isimli başka bir gemi mevcuttur. Bu gemi 1906 Hollanda yapımı Ankara gemisiydi ve artık yaşlanmıştı, masrafları artmıştı. Ankara gemisinin adı Çorum olarak değiştirildi. Ancak yeni adı gemiye hiç hayırlı olmadı ve 9 Temmuz 1949 tarihinde Tophane rıhtımında 22 yolcusuyla birlikte yandı.
  4. Çorlulu Ali Paşa Padişah II. Mustafa’nın kızı Emine Sultan ile evlenerek saraya damat olarak girdi. Donanmanın ve silah sistemlerinin gelişmesi için çok çaba gösterdi. Sadrazamlık mevkiine ulaştı. Ruslara karşı yanlış politikası yüzünden azledilip Midilli adasına sürgün edildi. 1711 yılında idam edilerek başı kesildi. Kesik baş İstanbul’a getirildi ve Molla Fenari Mahallesi Yeniçeriler Caddesi üzerinde bulunan ve paşanın kendi adına yaptırdığı ikinci cami olan Çorlulu Ali Paşa Camiinin haziresine gömüldü.

Deniz Eskisi | Bir Çarkçı Gezgin'in Seyahatnamesi
Logo
Shopping cart